30 Ocak 2013 Çarşamba

Ahhh O Eski Yıllar...

            

  
           Biraz nostalji yapalım istedim bugün. Ben 80’lerin sonunda 90’ların başında yaşadım çocukluğumu. O yılları hatırlatmak istedim sizlere de.  Belki herkese göre kendi çocukluk yılları en güzelidir. Bana göre de 90’lar hep özel ve güzel kalacak.
Bizim zamanımız bilgisayar ve internet çağı değildi. Biz okuldan gelince bilgisayarın başına oturmazdık. Varsa atarinin başına otururduk. Dışarıya çıkar arkadaşlarımızla ip atlar, top oynardık.Yada evdeki kumaşlardan bebeklerimiz için annemize elbiseler diktirip evcilik oynardık. Bazen de gazetelerin verdiği karton bebeklere kıyafetleri kesip giydirirdik. Birçoğumuzda tasolarla oynamıştır.O yıllarda yaşayıpta bakkaldan sulugöz sakız, cino , yumiyum almayan var mı?
Birde sanal bebek modası vardı o zaman. Hala gerçekmiş gibi onu nasıl büyüttüğüm gözümün önünde.  O günleri düşününce aklıma gelenlerden biride Show Tv’nin o meşhur jenerik müzikleri. Her program için ayrı müziği vardı o zamanlar. Dizi çıkacaksa başka, söyleşi çıkacaksa başka müzik olurdu.
Çizgi filmlerimizin de şimdiki Pepeeler ,  Cailloular gibi illa öğretici olsun,  çocuklar bir şeyler öğrensin amacı yoktu. Biz Ninja kamplumbağlarla , power rangerslarla büyüdük.

                                  


Okul zamanları da başkaydı o günlerde. Bizim okulda mesela bahçede demirden direkler vardı. Teneffüs zili çaldığında ilk kapan ben olmalıyım diye nasılda koşar adım gidilirdi direklere. Akrobatik hareketler yapardık üstlerinde J  Orda yorulunca içtiğimiz meyve sularımız da Capri-Sun dı. Beslenme saatlerinde herkesin alabileceği şeyler koyardı annelerimiz yanımıza. Pahalı olabilecek şeyler getirenler ayıplanırdı. Eskiden bu tarz şeylere daha fazla dikkat edilirdi sanki. Birde ‘Andımız’ okuma sırası vardı heyecanla beklediğimiz. Her sınıftan biri  mutlaka okumuştur bizim okulda. Sırası gelen,  bütün okula çıkar mikrofondan okurdu. Heyecanını yaşayan biri olarak  unutulmaz anlardı diyebilirim.

           Barış Manço ile büyüdü bizim sezonun çocukları. Barış Abi deriz biz ona. Şimdiki çocukların onu tanımaması, onu izleyememiş olması ne kötü. Buna benim kızımda dahil.  Her çocuk gibi benimde o programa çıkmak gibi bir hayalim vardı. Bir gün olsun kaçırmamıştım. 
Kemal Sunal filmlerini çok severdik. Hababam Sınıfı efsanedir.  Yenileri çekildi ama bence gerçek Hababam Sınıfının ne kadar eşsiz olduğunu kanıtladılar.O kadar usta ve büyük oyunculuklar var ki o filmde benzeri çekilemez sanırım. O yılları yazarken yaşıyor tekrardan insan. Her yılın her yaşın ayrı güzellikleri var. Ama nedense  90’lar bambaşka.


        

 

O yıllardan bir şarkıyla bitirmek istiyorum yazımı. Hayatınızın her anı unutulmaz güzel anılarla dolu geçsin.
      
'Sen cennete uçtun ama
Kokun sinmiş yatağıma odama
Derin derin soluyorum seni
İçime hapsediyorum seni
Alışamadım bir türlü yokluğuna gülbebeğim

Sensiz yasamak ne kadar zor
Ayrılık acısını gel bana sor
Nasıl kıydın kendine gülbebeğim’

Barış Abinin bu güzel şarkısının videosunu da izlemek isterseniz buyrun tık tık
 

25 Ocak 2013 Cuma

Sardı Korkular




Korkularımız gerçektende korkmaya değer mi sizce? Kendimden örnek versem diye düşündüm, fark ettim ki ne kadar çok korktuğum şey var hayatta. Bazen çok şiddetli gök gürültülerinde evin içinde ne yapacağımı şaşırırım. Hele birde elektrikler de kesilmişse. Oysa o anda dışarıda yada iyi kötü derme çatma evlerde oturanlar hiç gelmez aklıma. Aklımıza… Köpeklerden korkarım mesela. Aslında çok severim hayvanları. Ama nedense köpek gördüğüm yola bile giremem. Öyle küçükken falan ısırmışlığı da yoktur hayvanların. Ama bahçemizde bizi korumaya çalışan, hatta bir defasında hırsızın evimize girmesine engel bile olan ‘fındık’ ta köpeğimizdir bizim. Hiç yanına yaklaşamamış olsam da severim yinede onu.

Gecenin karanlığını bırak akşam saatlerinde yolda yürürken bile korkar olmadık mı artık.. Hatta bazen gündüz bile arkamdan bu yaklaşan kimdir, nasıl biridir, bana zarar verir mi diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz. Buna sebep değişen zamandır belki de .. Eskiden böyle miydi?  Yaz akşamları annemle dolaşmaya çıkardık. Hiç korktuğumuzu hatırlamıyorum. Şimdi sanki sürekli arkamdan bir el uzanacak bana bir zararı dokunak diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Bunları düşünürken de aklıma savaşan ülkelerde yaşayan insanlar geliyor aklıma. Onların korkuları arkadan uzanabilecek bir elden çok daha fazlası. Bunu hepimiz biliyoruz.

Gelecek korkusu sarmış mesela hepimizi. Çocuğumuzu okutabilecek miyiz?  Ev alabilecek miyiz?  Yalan mı? Bu düşünceler beynimizi kemirip durmuyor mu? Bazen korktuğumuz şeyler daha farklı da olabiliyor. Mesela ‘Seni Seviyorum’ demekten korkanlar var. Sarılmaktan, öpmekten. Oysa tartışma anındaki ufacık bir buse,  söylenecek tatlı bir söz neleri değiştirmez ki. Bırakın korkularınızı bir kenara ‘Korkmayın’. Hayatın üzerine gidin. Sizinle dalga geçmesine izin vermeyin. Bir saniye sonrasını kimse bilemez öyle değil mi? Boşuna strese kapılmanın alemi yok.
Korkusuzca hayata kafa tutmanız dileğimle…



Bir Kitaptan Öte...

Size bir kitap tavsiyesinde bulunmak istiyorum. Yazarıda her sabah  bir çoğumuzun evine konuk olan bir isim. Fatih Portakal'dan bahsediyorum. Meslek hayatı boyunca yaşadığı deneyimlerden ve yaptığı röportajlardan derlediği, aslında çoğumuzun bildiği ama çok çabuk unutulan, yada görmezden gelinen gerçek hayat hikayelerinden 8 tanesinin yer aldığı bir kitap. Hayal ürünü değil yani. Türk insanlarının sorunları, işçilerimizin sıkıntıları yani aslında bizi anlatıyor. Bazen duygulandırıyor, bazen heyecanlandırıyor. Gerçek ve belkide bildiğimiz hikayelerin sonunu merak ettiriyor.Bence alıp okunulası değerde bir kitap. Yıllar sonrada unutulmaması ve ders çıkarılması gereken hikayeler.. Fatih bey'in ellerine sağlık, devamı gelir umarım.

24 Ocak 2013 Perşembe

Merhaba....

        Uzun zamandır blog yazmayı çok istiyordum. Ama vaktimin olmaması sebebiyle hep içimde kalan birşeydi.Nihayet fırsat bulup sonunda bloğumu açtım. Blog başlığımda da yazdığı gibi hayata , yaşama dair izlenimlerimi paylaşmak istiyorum sizlerle. Herkesin kendisinden birşeyler bulabileceği güzel bir blog olsun istiyorum.Bunun için elimden geleni yapacağım. Moda , sağlık, spor, magazin, güncel haberler,  eğlence, kitaplar, kadınlar , erkekler  ve daha bir sürü konuyu ele alalım diyorum. Sizinle sürekli iletişimde olmak, Günün konuları hakkında sohbet edelim istiyorum.. İlk yazım olduğu için aslında heyecanlı da değilim desem yalan olur. Umarım güzel bir iş çıkarırım ve blogumun bir çok kişeye ulaşmasını sağlayabilirim.
       Güzel paylaşımlar yapabilmek ve sizlerinde hayatına dokunabilmek dileğimle , tekrar Merhaba...

Kadın Olmak Ne Zor İş Arkadaş

                  Ülkemizde kadın olmak kadar zor bir şey yok sanırım. Kadın olmak sürekli iyi veya kötü gözlerin üzerinizde olması d...