25 Nisan 2013 Perşembe
Ece , Fenerbahçe ve 23 Nisan
Fantorya Card'ın Fenerbahçeli çocuklara özel olarak Fenerbahçe Dereağzı Tesislerinde düzenlediği etkinliklerden bir tanesi de 23 Nisan şenliğiydi.Ve tabiki biz de kızımla oradaydık. Zaten bu kadar fanatik olup ta gitmemek olmazdı. :) Çocukları bırakın biz ailelerin bile hoşuna gidecek bir organizasyon olduğunu söyleyebilirim.
Bir çok şey düşünülmüş etkinlikte. Şişme oyun sahaları, boyama , müzik , oyun hamuru, uçurtma ve maske atölyeleri vardı. Bol bol dans etti çocuklar.. Yarışmalar , süpriz hediyelerle daha da renklendi günümüz.
Ece özellikle de Disney karakterlerine bayıldı.
Aziz başkan da oradaydı :)
Bence hiç vakit kaybetmeden siz de bir Fantorya card alın çocuklarınıza. Yılbaşında da stadtaki etkinliğe katılmıştık. O da harikaydı. Sadece 9 TL 'ye COCUK yazıp 7979 a sms atarsanız başvurmuş oluyorsunuz.
Hepsi bu kadar.
Eeee oraya kadar gidipte tesise çok yakın olan Tatlı Huzur' a uğramadan olmaz. Hatırlarsınız daha önce Tatlı Huzur hakkında bir yazı yazmıştım. Oyuncu Esra Akkaya ve eşinin sahibi olduğu kafe. O müthiş kahvaltıyı kaçıramazdık. İşte Tatlı Huzur'dan kareler;
20 Nisan 2013 Cumartesi
Haydi Sim Küresi Yapalım
Kar kürelerini çok severiz hepimiz eminim. Kar küresinden yola çıkarak neden evdeki malzemelerden bir kar küresi yapmayayım ki dedim. Gerçi bizimkisi sim küresi oldu ama kızım Ece'nin çok hoşuna gitti.
Gerekli malzemelerimiz;
- kavanoz ( ben nutella kavanozundan yaptım)
- içine yerleştirmek istediğiniz bir biblo
- sim
- silikon tabancası
Öncelikle kavanozun kapağına biblolarımızı yapıştırdım.
Daha sonra kavanozun içine sim ve su koyup kapağını silikonlayıp kapatıyoruz..
Eğer suyun içine gliserin eklerseniz de o simler yavaş yavaş süzülür. Haaa ben sim falan sevmem illa kar küresi olsun derseniz o karları nasıl yapacağım diye soracak olursanız eğer, beyaz eşyaların paketlenmesinde kullanılan beyaz köpükleri rendeyelerek yapabilirsiniz.
1 Nisan 2013 Pazartesi
Kendin Yap : Elbise Katlama Aparatı
Kendin yap projelerini çok beğeniyorum. Bir tane de ben yapmak istedim sizler için. Aslında aklımda pek çok kendin yap projesi var. Zaman buldukça sizlerle yapıp paylaşacağım.
Yapıştırırken arkalı önlü yapıştırırsanız daha sağlam olur
Sonra önce sol kısmı yada sağ kısmı farketmez katlıyoruz
Sonra sağ kısmı katlıyoruz
İlk olarak , sürekli internette gördüğüm ve keşke bende olsa, işim ne kolaylaşırdı dediğim bir ürün olan elbise katlama aparatından yapmak istedim.
Yani şundan ;
Gerekli olan malzemeler;
- Kullanılmayan bir karton koli olabilir, parçalayacağız onu :) yada isterseniz mukavvadan da yapabilirsiniz
- Makas yada falçata
- Cetvel
- Koli bandı
Öncelikle koliden 2 adet 70 cm x 25 cm
1 adet 70 cm x 35 cm
1 adet 36 cm x 25 cm karton kesiyoruz.
70 cm x 25 cm
70 cm x 35 cm
36 cm x 25 cm
Daha sonra kestiğimiz parçalardan 70cm x 35 cm olanını taban olarak kullanıp yanlarda 2 adet olarak kestiğimiz 70 cm x 25 olanını kullanacağız. Orta kısımdada 36 cm x 25 cm olanı aşağıdaki resimdeki gibi yerleştirip yapıştıracağız.
Sırasıyla gösterecek olursak ;
Hepsi bu kadar :) hadi bir deneyelim bakalım olmuş mu?
Önce kazağımızı bu şekilde aparatımıza yerleştiriyoruz.
Orta kısmı da katladık mıııııı
Ta taaaa kazağımız 3 sn de katlandıııı :)
Umarım fotoğraflar yeterince açıklayıcı olmuştur. İsterseniz kartonları el işi kağıtları yada kumaşlarla kaplayarak görüntüsünü güzelleştirebilirsiniz.
12 Mart 2013 Salı
Evliliğin 4 Virajı
İnsanın büyük ümitlerle ve heyecanlarla başladığı evliliğinde tüm hayallerini bir bavula sığdırıp elveda diyebilmesi ne kadar kolaydır sizce? Neden bu hayallerden vazgeçer insan. Pekiyi nedir evliliği bu boyuta getiren , bu çıkmaza sokan şeyler?
Hadi gelin evlilik terapistlerin bu konudaki tespitlerine bir bakalım...
RÜYANIN SONU
Hazin bir durum. Tehlikeli bir viraj. Boşanmaların yüzde otuzu, birinci yıl sonunda meydana geliyor. Birinci yıl sırasında ve sonunda meydana gelen boşanmaları “rüyanın sonu” diye nitelendiren terapistler bakın bu virajla ilgili neler diyor;“Bu viraj evlilikteki samimiyet, sözlülük ve nişanlılıkta görülmeyen büyük foyaları meydana vurur. Gerek kadın, gerekse erkek, hayatına yabancı birinin artık her şeyiyle girmiş olduğunu fark eder. Bu durumdan ekseriyetle kadınlar şikayetçi olur. Bir zamanlar kendisine çiçek, böcek hediye eden beyaz atlı gencin yerini şimdi, sabahları evin tek banyosunu tekeline alan ve diş macunu tüplerinin ortasından sıkmak gibi kötü huyları olan bir adam almıştır.”
ZAMANLA DÜZELİR Mİ?
Boşanmaların yüzde yirmisi üçüncü yıla rastlıyor ne yazık ki. Yolları bu dönemeçte ayrılanları, boşanmalarını geciktirmiş çiftler oluşturuyor. “Esasında bunların, evliliklerinin birinci yılında ayrılmaları gerekirdi” diyen evlilik terapistleri “Bekleyelim belki zamanla düzelir” düşüncesinin, bu ge-cikmeye neden olduğunu vurguluyor. Üçüncü yılın sonunda hakim karşısına çıkmış eşlerin çoğu, boşanma konusunda anlaşıyor.
HAYALLERİMİ YIKTIN
Ne acı! Hayallerimiz yedinci yılda ortadan ikiye bölünüyor, temel de sağlam değilse yıkılıp gidiveriyor. Yedinci yılda boşanma oranı yüzde 15′lere çıkıyor. Konunun uzmanları şöyle tanımlıyor bu virajı “Bu yedi yıl, büyük hayal kırıklıkları devresidir. Kadın eski, ufak tefek dertlerine gülebilmektedir.Çünkü şu anda karşılaştığı dertler onlardan çok büyük, gerçek dertlerdir. Şimdi, kocasının ilk zamanlar diş macununu ortasından sıkması onu daha az ilgilendirmektedir. Kadınlar için yedinci yıl boşanmalarının genel sebebi sosyal ve ekonomik meselelerdir. Erkekler için de, yedinci yıl boşanmalarının sebepleri daha fazla bencilliktendir.”
SONUNCUSU VE EN TEHLİKELİSİ
Evet. 15′inci yıla geldik. Bu kadar zaman doğru-dürüst geçindikten sonra 15′inci yılda birden beliren bu son tehlike, en korkutucu olanı. Çünkü bu defa erkek cephesinden nedenlerin en müthişi olan ihtiras giriyor devreye. Erkeğin andropozu da gündemdeyse, evliliğinden sıkılmış, karşısına da ona heyecan katan biri çıkmışsa durum fena anlamına geliyor.Bu dördüncü dönemecin tehlikesini atlatan çiftler için evlilik hayatı artık başka bir tehlike göstermiyor. Ortalık süt liman, yaşlılık günleri bekleniyor! Tabii istisnalar hariç.
Biz, evliliğimizde 3. yılı tamamlamış ve ikinci virajı dönmüş bulunmaktayız. 7. ve 15. senedeki virajları da alt edeceğimizi düşünüyorum :) Herkese mutlu bir evlilik yaşamı diliyorum...
11 Mart 2013 Pazartesi
Çay Tiryakilerine Kötü Haber
Uzmanlar çay ile ilgili 40 yıllık geleneği bozacak açıklama yaptı.
Uzmanlar, demir eksikliğine karşı yemekten en az 45 dakika sonra çay, kahve ve süt tüketilmesini öneriyor.
Yemeklerden hemen sonra içilen çay, kahve ve süt demir eksikliğine neden olabiliyor. Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Şafak Şahin, çay ve kahve tüketimi içinde bulunan maddelerden dolayı demirle bileşik oluşturarak demir emilimini azaltabildiğini söyledi.
Gebeler ve doğurgan çağdaki kadın ve adet gören kadınlarda demir eksikliği fazla olduğunu ifade eden Şahin, "Diğer bir risk grubu da gelişim çağındaki çocuklar ve bebeklerdir. Onların gelişimi için demir daha fazla gerekmektedir.
Biz beslenme alışkanlıklarımızla bu emilmeyi arttırabilir ya da azaltabiliriz. Özellikle çay ve kahve tüketimi içinde bulunan maddelerden dolayı demirle bileşik oluşturarak demir emilimini azaltabilir. Çay tüketimini önermiyoruz. Eğer tüketilecekse de yemeklerden 45 dakika sonra açık olarak ve limonla az miktarda tüketilebilir. Süt ve süt ürünlerini de yemeklerden 45 dakika sonra tüketmelerini önermekteyiz. Çünkü süt demir emilimini azaltan bir faktördür" dedi.
Kansızlığın ilk belirtisinin halsizlik ve çabuk yorulma olduğunu ifade eden Şahin, "Daha sonra baş ağrısı baş dönmesi gibi belirtiler görülebilir. Ayrıca hemoglobin dediğimiz oksijeni kanda taşıyan eleman azaldığı için kalp bunu tolere etmek için daha fazla çalışır ve kalp de büyüme ve hatta kalp yetmezliği gibi belirtiler olabilir" diye konuştu.
Şahin, demir emilimini artırmak için C vitamininden zengin gıdaları beslenirken alınmasının önemli olduğunu ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti: "Örnek vermek gerekirse kahvaltı yaparken çay yerine portakal suyuyla yapmak veya etten zengin gıdalarla beraber C vitamini içeren salatalarla birlikte tüketmek demir emilimini artıracaktır''.
www.sondakika.com dan Alıntıdır.
10 Mart 2013 Pazar
Kadınlar Uzaydan Gelmedi Ki
Kadınlar Ne İster? Bir çok kez gördüğümüz, duyduğumuz bir soru cümlesidir aslında. Ama cevabının henüz bulunamadığı da bir gerçektir. Biz kadınlar gerçekten anlaşılması zor yaratıklar mıyız? Hatta iki kadın bile birbirini anlayamaz mı bazen? Eğer öyleyse erkekler bizi nasıl anlasın? 30 yıllık evli çiftlere bile sorsak erkek hala eşini çözememiştir. Pekiyi nedir bu çözülemeyen, bilinmezliklerle dolu sorular? Nedir bu kadınların derdi?
Kadınlar bir kere yapı olarak narin, kırılgan, takdir görmek
isteyen, birçok duyguyu aynı anda bünyesinde barındıran, gülerken aynı anda
ağlayan, 3. Dünya Savaşı bile çıksa
evlilik yıldönümü unutulmasın isteyen… , yazmaya kalksak uzar gider. Ama şu bir gerçektir ki kadınlar kendilerinde
olmayanı ister her zaman. Eğer kırmızı bir ayakkabı almışsa mavisini, saçı
kıvırcıksa düzünü, kilo aldıysa zayıflamayı, eşi yada sevgilisi çok ilgi
gösteriyorsa ‘bunalttı iyice’ , ilgi göstermese ‘bu ne ilgisizlik yaaa’, gözleri kahverengi ise neden mavi değil gibi
bir çok istek. Bundan da anladığımız şudur
ki kadınlar kendilerinde olmayanı, bazen
imkansız olanı, başkasında güzel göründüğü için, kendisine yakışmadığını
düşünse bile o elbiseyi ister.
Erkeklerin gözünden bakıldığında asla memnun edilemez olarak
görünen kadınlar, aslında ufacık
şeylerle de mutlu olabilirler. Sadece
yılda birkaç özel günde hatırlanarak, en azından tek bir gül ile bile olsa eve
gelen eş, biraz anlayış, önemsenmek, sevmek, sevilmek, sevilmek, sevilmek.
Huysuzluk yaptığımızı iddia ederler, elinin hamuruyla erkek işine karışma
derler. Halbuki erkeği yener fendimiz , gökyüzünde düğün var deseler merdiven
dikecek kadar da eğlenceliyiz.
Kadınlardan çok fazla şikayet eden erkekler de aslında
bilirler ki kadınlar olmadan bu dünya dönmez. Çünkü kadınlar yaşanılası yerler
yaratırlar. Bulundukları yeri güzelleştirirler. Özene bezene temizleyip mis
gibi yaptığı evin salonundaki vazoda bir demet çiçek istemişler çok mu yani? Dokuz ay boyunca evladını taşıyan eşine,
bebeğini kucağına ilk aldığında ‘dünyanın en güzel annesi sen olmalısın’ demek
bu kadar zor mudur? Yani şunu demek istiyorum ki biz kadınlar da insanız. Çözülmesi mümkün olmayan bulmaca muamelesi
yapmayın bizlere. Bana sorarsınız
‘Kadınlar Ne İster’ sorusunun yerine ‘Erkekler Ne Yapmaz’ sorusunu sormalıyız. Kadınların
bunca isteklerine karşın erkekler üzerlerine düşeni yapıyor mu sizce? Kadınlar
fikirlerine önem verilsin isterken, onu
yok sayan bir erkek, o kırmızı
ayakkabının mavisini bulup, alıp, o kadına getirmek zorundadır. İşleri birazda bu kadar çıkmaza sokan
erkekler olmasın. Siz, kadınları görmezden geldikçe, kadınların da istekleri
git gide garipleşerek çoğalacaktır. Hadi
benden size bir tüyo; biz kadınlar değer
gördükçe anlaşılır olur, uysallaşırız. Artık gerisi size kalmış.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kadın Olmak Ne Zor İş Arkadaş
Ülkemizde kadın olmak kadar zor bir şey yok sanırım. Kadın olmak sürekli iyi veya kötü gözlerin üzerinizde olması d...
-
Ülkemizde kadın olmak kadar zor bir şey yok sanırım. Kadın olmak sürekli iyi veya kötü gözlerin üzerinizde olması d...
-
Fantorya Card'ın Fenerbahçeli çocuklara özel olarak Fenerbahçe Dereağzı Tesislerinde düzenlediği etkinliklerden bir ta...
-
İnsanın büyük ümitlerle ve heyecanlarla başladığı evliliğinde tüm hayallerini bir bavula sığdırıp elveda diyebilmesi ne kadar k...